17 Ağustos 2007

Gülen'e göre kuraklığın nedeni "günahlarımız"

Fethullah Gülen kuraklığı küresel ısınmaya bağlayanlara karşı çıktı.

Gülen'e göre insanoğlunun inanç tashihine ihtiyacı var. Herkesi günahlarından arınma adına samimi şekilde tevbe etmeye çağırdı.

Gülen, yağmur duasının ihlaslı, içten ve gösterişten uzak yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

Toplumu muhasebeye çağıran Gülen, kuraklığa karşı yol haritasını şöyle çizdi:
1- Kaç tane mümin, yüreği hoplayarak "çoluk çocuğumuzu, hayvanlarımızı da yanımıza alalım.. bir hafta sürekli, güneş doğarken çıkıp yağmur duasında bulunalım" dedi? Kaç tane insan bu mevzuda müftülükleri zorladı?

2- Bugün dünyanın pek çok bölgesinde (buna İslam ülkeleri de dahil) İmam Gazali Hazretleri'nin İhya'sında mühlikat (helake sebep olan günahlar) faslı içinde ele aldığı mesavinin bütünü işleniyor.

3- Bence meseleyi götürüp de eriyen buzullara, küresel ısınmaya fatura etmemeli. Evvela fatura edilecek bizler varız, maalesef gaflet içindeyiz. Bin türlü günah işleniyor; ama biz tevbe etmeyi düşünmüyoruz.

4- Bir itikad tashihine ihtiyacımız var. Allah'a inananların Allah'a doğru dürüst inanması lazım. Hele gelin Allah'a bir miktar inanalım, yeniden inanalım. Şu şeklî, sûrî babadan görme, babadan alma inancımızı bir daha gözden geçirelim.

Kaynak: HaberTürk
Ayrıntılı haber: Zaman Gazetesi

Bu sözlerin, 17 Ağustos depreminden sonra, "7.4 yetmedi mi?" diyen yobaz zihniyetten ne farkı var?

16 Ağustos 2007

Bekir Coşkun: Sırada ben varım...

Emin Çölaşan’ın Hürriyet Gazetesinde işine son verilmesinin ardından istifa edeceği öne sürülen Hürriyet yazarı Bekir Coşkun, "Ben istifa etmem. Ama sıramı bekliyorum. Ben ikinci sıradayım. Beni de atarlarsa sıra Tufan Türenç ve Yalçın Bayer'e gelecek. Yeni arkadaş Yılmaz Özdil de pek rahat durmayacağa benziyor. O da 5'inci sıradan potaya girer. Böylelikle atılanların sayısı 5'e çıkar" dedi.

Coşkun, tatilini geçirdiği Cunda adasında GAZETEPORT'un sorularını cevaplandırdı. Emin Çölaşan ile bugün kısa bir görüşme yaptıklarını ve daha uzun konuşacaklarını belirten Coşkun "Kendisinin sıkıntısı yeni değil. Dünkü, ondan önceki günkü yazısı ile falan da konunun alakası yok. Aydın beyle ve yönetimle uzun süredir bazı konularda problemleri oldu. Taviz vermedi vermez de. Sonuç da böyle oldu" dedi.

"SIRADA BEN VARIM"
Coşkun "Çölaşan'ın bu gelişmeye yorumu ne oldu?" sorusuna ise "Bir yorum yapmadı; kısa süre görüştük. İşten çıkarılan adam ne yorumu yapsın?" dedi. Coşkun Çölaşan’ın bundan sonra da gazetecilik hayatına devam etme kararlığında olduğunu vurguladı ve "Yeni bir iş bulur" dedi. Coşkun, kendisinin de istifa edeceği iddiaları için ise şöyle dedi: "Ben istifayı düşünmüyorum. Ama bana da atılma sırası gelebilir. Çünkü ben ikinci sıradayım. Benden sonra Tufan Türenç sonra da Yalçın Bayer var. Bizi de hallederlerse 5'inci sırada da potaya o yeni arkadaş, Yılmaz Özdil girer. Çünkü o arkadaş da pek rahat duracağa benzemiyor"

"GÜL'Ü SEÇTİK YA…"
Coşkun, kendisinin yazıları konusunda bir baskı olup olmadığı sorusuna ise "Ben bildiğimi, inandığımı yazarım. Bundan sonra da yazarım. Ama bana sıra gelirse ne yapayım. Beni de kovacaklarsa kovsunlar. Okuyucumla bildiğim istikamette buluşurum. Ama en göze batan ve 2. sırada ben varım" dedi. Bekir Coşkun, "Yani yazılarınızdan ve yazılarınıza yansıttığınız düşüncelerinizden bir taviz vermeden aynen devam edeceksiniz" yorumu için de "Evet aynen öyle. Zaten toplum olarak yeterli taviz verdik. Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçiyoruz. Bu yetmez mi?" dedi.

Emin Özgönül - Gazeteport, 15 Ağustos 2007

15 Ağustos 2007

Basında tasfiye dönemi

Eskiden "Dinci basın" veya "Takkeli" diye nitelenen bazı kalemlere bundan böyle çok dikkatle bakmamız gerekiyor. Çünkü, onlar galipleri oynuyorlar. Mesleğimizin onurlu yazarlarını hedef alıyorlar. Adeta medya patronlarına ve yöneticilerine çağrı yapıyorlar. AKP yeniden ve oy farkıyla iktidar olunca, Laik ve Demokratik Cumhuriyet yanlısı kalemlerin tasfiye edilmeleri gerektiğini ısrarla gündeme getiriyorlar.

Bu satırları tahmini verilere bakarak değil, bilerek yazıyorum.
Yeni yıla kadar dediklerimin büyük bölümü olacaktır. Göreceksiniz.
Pek yakında ünlü yazarlara, "Ben seni severim" diyen büyük medya patronlarının, sevdikleri yazarları kapı önüne bırakabileceklerini tahmin ediyorum.
Hazırlıkları duyuyorum, seziyorum.
Bu tahminleri, iktidar yanlısı kalemlerin baskısından değil, iktidarın yapısından geleceğini bekliyorum.

Boşuna mı yazıyorum? Hayır, bilerek yazdığımı bir kez daha vurguluyorum.

İsmet Solak - Gazeteport.com, 8 Ağustos 2007

Yazının tümüne http://www.gazeteport.com.tr/NEWS/GP_051032 adresinden ulaşabilirsiniz.

Vay vay vay!..

ELİMDE İstanbul’da haftalık yayınlanan bir İslamcı dergi var. Seçim sonrasındaki iki ayrı kapağını burada görüyorsunuz. İlkinde Anıtkabir’e kilit vurulmuş ve altı ok, Atatürk’ün mezarından ceset halinde çıkarılıyor.

Bir sonraki kapakta ise altı ok şöyle tanımlanıyor: (Aslında Cumhuriyet rejimine küfrediliyor!)

"Dinsizlik, Halk Düşmanlığı, Fahişelik-İbnelik, Ayyaşlık-Hırsızlık, Batıcılık-Hayvanlık, Vatan Hainliği."

* * *

Derginin Anıtkabir kapaklı sayısında, 19. sayfada bir haber. Bunları sizlerden özür dileyerek aynen veriyorum ki, herkes pisliğin boyutunu görsün. Haberin başlığı: "Dayılanan pezevenge kurşun yağdı."

"Kayseri’de seks dükkanı açarak Müslüman halkımıza meydan okuyan pezevengin kerhanesi kurşunlandı. Kayserili Müslümanlar bu orospu çocuğunun açtığı seks dükkanına giderek ’Ananın porno filmi var mı, eğer gelirse biz satın alacağız. Ananın donunu da dükkanın girişine as’ dediler.

Şimdi biz laiklerden öğrendiğimiz yöntemlerle para kazamayı öğrenen bu orospu çocuğunun anasının filminin vizyona giriş haberini bekliyoruz.

Müslüman Kayseri halkı bizi yanıltmadı ve pezevengin işyeri kurşunlandı. Onları tebrik ediyoruz.

Gün geçmiyor ki Laik Cumhuriyet’in Allahsız ve ahlaksız rejiminin pislikleri görülmesin. Cumhuriyet kazanımları!

’İlke ve inkılapların’ oluşturduğu bu manzara karşısında biz intikam yemini ettik.

Tek tek ve topyekun, hesabını bu dünyada görmek üzere Allah’tan memuriyet diliyoruz."

Bu yayınlar (hem de "Müslümanlık" adına) İstanbul’da Valiliğin, Savcılığın, Emniyet ve öteki ilgili makamların gözleri önünde yapılıyor.

Devlet var mı? Var, var!

Emin Çölaşan - Hürriyet, 14 Ağustos 2007

Not: Eski Hürriyet yazarı demek daha doğru olur. Zira dün itibariyle işine son verildi. Bakalım daha neler göreceğiz...
Related Posts with Thumbnails