24 Ağustos 2007

Darısı başımıza...

Gülen cemaati ile bağlantılı bir lise, öğretmenlerinin Rusya'da turist vizesi ile bulunmaları, ders kitaplarının onaylanmış olmaması gerekçesiyle devlet yönetimine geçirildi. Okulun Nur cemaati ile yakından bağlantısı olan Tolerans Vakfı ile ilişkisinin, okulun gerçek kapatılma nedeni olduğu belirtiliyor. Rusya böylece Gülen cemaati bağlantılı 16 okulu kapatmış ya da el koymuş oldu.

Cumhuriyet - 23 Ağustos 2007

Rusya, daha önce de Said Nursi'nin Risale-i Nur kitaplarını, "dinlerarası bölücülük yaptığı, radikal görüşler içerdiği ve insanları dini inançlarına göre aşağılayan bir dil kullandığı" gerekçesiyle yasaklamıştı.

Ne diyelim, darısı başımıza...

22 Ağustos 2007

Gidecek yerim yok...

SABAH sabah bizim Uğur Ergan aradı, Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği ile konuşmuş.

Uğur "Abi Başbakan’ın ’çek git’ ikazı üzerine BM Mülteci Yüksek Komiserliği ile görüştüm. Türkiye’den kovulma haberini gösterirsen seni mülteci kabul edecekler. Ama bir de işkence-mişkence gibi, darp izi var mı diye soruyorlar..." dedi.

Uğur’a "var" dedim.

*

Aslında gidecek yerim yok.

Ben başka hiçbir ülkeyi sevmedim.

Bu yurdun taşını, toprağını, sulaklarını, denizlerini, ırmaklarını, yaylalarını, kedilerini, kirpilerini sevdim, tanıksınız.

Bir dal kesildiğinde yanarım..

Ama orman alanını kaçak ev yapan, bana "Bu ülkeden çek git" diyor.

Bir yeşil alan yok edildiğinde çığlık attım, canım yandı, ormandaki bir vaşak öldürüldüğünde oturup ağladım.

Ama ormanları "2-B arazisi" diye satmak isteyen Başbakan bana ve benim gibi düşünenlere "Çekin gidin" diyebiliyor.

*

Ben bu ülkeyi severim.

Amerika’da okuyan kızlarım yok.

Oğluma Washington’da iş vermediler.

Kimse benim için yabancılara gidip "Delikten aşağı süpüreceğinize kullanın" da demedi, dedirtmedim.

*

Ben bu ülkeyi severim.

Devrek 125’inci alayda askerliğimi yaptım.

Nöbet tuttum.

Mataramı parlattım, potinlerimi kaybettim.

Askerlikten kaytarmak için rapor-mapor almadım.

*

Ama Başbakan "Çek git" diyor.

Gidemem.

Doğrusunu isterseniz bu toplumun göz göre göre dinimizi siyasete alet edenlerin peşine takılması, boşa giden yazılarım, o yalnız kalma duygusu... Bunların tümü canımı yaktı ve sevgili Uğur’a "Darp izi yok da, yürek yarası olur mu?" diye sordum.

Olsa da, olmasa da...

Benim gidecek başka bir yerim yok...

Bekir Coşkun - Hürriyet, 22 Ağustos 2007

Bavulları hazırlayın...

"Hepimiz Ermeniyiz..."

Alkış.

"Hepimiz Türküz..."

Nazi.

*

Evet, Türk Tarih Kurumu Başkanı’nın lafları yakışıksız da... Öbürü şık mıydı?

*

Kürt milliyetçiliği yapıp, Türklüğü reddedenin Ahmet Türk olması, ayrı bir dram tabii...

*

Bakın, çıkıyor ağızdaki baklalar tek tek... "Herkesi kucaklayacağım" diyen Başbakan, bi anda karakucağa daldı, "benim seçtiğimi cumhurbaşkanı olarak tanımayan, vatandaşlıktan çıksın" deyiverdi...

Neden?

Ananı da al git, kesmedi.

Defol git’e geldi sıra.

Ondan.

*

Sezer’i yuhlamak, serbest...

Gül’e itiraz, vatana ihanet!

*

Ben size söyleyeyim...

Tayyip Erdoğan "ya sev, ya terk et" dediği için, oyu en az 5 puan artmıştır...

Atatürk Türkiyesi, kendi halkı tarafından inkár edildi çünkü.

*

Böyle bundan sonra...

Tarikatlar iktidar.

Türkler azınlık.


Hem Türk, hem laiksen, çare yok, tası tarağı toplayıp gideceksin bu topraklardan.

*

Peki, yolculuk ne zaman?

İki küçük pürüz halledilir halledilmez...

*

Anayasa, madde 66.

"Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür."

Anayasa, madde 23.

"Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz."

*

Niye harıl harıl "sivil" anayasa hazırladıklarını zannediyorsunuz...

Belli ki, bu iki madde burundaki "sivilce..."

Sıkıp attıklarında, tamamdır!

Yılmaz Özdil - Hürriyet, 22 Ağustos 2007

Herkes bizi göndermek istiyor!

22 Temmuz gecesinden 20 Ağustos gecesine kadar geçen süre 30 gün bile değil.

Ve biz ne kadar şanslı insanlarız ki aradan 30 gün bile geçmeden Başbakan’ın verdiği sözleri tutma alışkanlığı olmayan birisi olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.

Başbakan önce "Cumhurbaşkanı adayını uzlaşma ile belirleyeceğiz. Elimde bir liste ile partileri dolaşacağım" diye söz verdi, bunu tutmadı ve Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı ilan etti.

Dün de seçim gecesi verdiği "Herkesi kucaklayacağım, bana oy vermeyenleri de anlamaya çalışacağım" sözünü unuttu ve Bekir Coşkun’a kendisine başka bir ülke arama önerisinde bulundu.

Düşündüm de şu kısa Cumhuriyet tarihimiz süresince Bekir Coşkun ve bizim gibi insanları bu ülkeden kovmak isteyen ne kadar çok grup çıkmış.

Önce Mustafa Kemal ve arkadaşlarını vatana ihanet eden halifeye karşı çıktıkları için bu ülkeden göndermek istediler, başaramadılar.

Aradan yıllar geçti "Komünistler Moskova’ya" dediler, gönderemediler.

Sonra "Ya sev, ya terk et" dediler, yine burada kaldık.

Şimdi de "TC vatandaşlığından çıkıp, gidin" diyorlar.

Belli ki varlığımız her dönemde birilerini rahatsız etmiş.

Demokrasi istiyorduk, insan haklarına saygı istiyorduk, laik düzenin devamını savunuyorduk, kadınlar ile erkeklerin eşit bireyler olarak toplum içinde yer almasını savunuyorduk, birileri zenginlikten ne yapacağını bilemezken bazılarının açlıktan ölmesini istemiyorduk.

Ve bu, her dönemde iktidar sahiplerini rahatsız etti.

Geçmişte varlığımızdan hoşlanmayanlara nasıl kafa tutup, ülkemizi terk etmedikse, şimdi de terk etmeyeceğiz elbette.

Gün gelecek geçmiştekilerin öğrendiği gibi, bugünkü iktidar sahipleri de demokrasinin nasıl bir şey olduğunu öğrenecekler.

O gün geldiğinde onlar gibi "Araplara benzemeye çok heves ediyordunuz, hadi gidin Arabistan’a" da demeyeceğiz elbette.

Mehmet Y. Yılmaz - Hürriyet, 22 Ağustos 2007

Erdoğan'ın "Cingöz Recai" siyaseti

Hürriyet Gazetesi Yazarı Bekir Coşkun'a yönelik olarak "Ülkeden gitsin" ifadesini kullanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türbanlılar İran'a gitsin" diyen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sert tepki göstermişti.

Pazartesi gecesi Kanal D'de yayımlanan ARENA adlı programda, kendisini ve Abdullah Gül'ü eleştiren Hürriyet Yazarı Bekir Coşkun için "Ülkeden gitsin" diyen Erdoğan'ın sözleri tepki topladı. Muhlafet partileri ve sivil toplum örgütleri, Erdoğan'ın sözlerini sert bir dille kınadı.

Öte yandan, dün Bekir Coşkun için "Ülkeden gitsin" diyen Erdoğan'ın, 2006 Mayıs'ında türbanlı öğrenciler için benzer sözler eden Süleyman Demirel'e ise sert tepki gösterdiği ortaya çıktı.

Hatırlanacağı üzere, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Mayıs 2006'da "Üniversitede türban takmak isteyen Suudi Arabistan’a gitsin" ifadesini kullanarak büyük tepki çekmişti.

GERÇEK GÜNDEM'in arşivlerden çıkardığı konuşmaya göre, Başbakan Tayyip Erdoğan Demirel'e bu sözlerinden dolayı yanıt vermiş ve şu ifadeyi kullanmıştı: "Ülke evlatlarına kimse başka adres vermesin, veren, önce kendi gitsin. Siyaset yapacaklarsa, halkın karşısına çıksınlar. Bunlarınki olsa olsa Cingöz Recai siyaseti olur."

Erdoğan'ın Demirel'e verdiği yanıtla, bugünkü tutumu arasındaki çelişki dikkatlerden kaçmadı.

Kaynak: http://gercekgundem.com/?p=80978

Dizinize vuracaksınız...

Ben Cumhurbaşkanı olacak Abdullah Gül kadar hızlı tur atan siyasetçi görmedim:

MHP, DTP, bağımsızlar, BBP, Hak-İş, Türk-İş, DİSK, Memur-Sen, TOBB, Ziraat Odaları Birliği...

Tam durdu-duracak gibi olurken...

TİSK, TÜSİAD, MÜSİAD, Barolar...

Yani o motorlu pizza dağıtıcısı Abdullah Gül’ü yakalayamaz.

*

Cumhurbaşkanı adayı, cumhurbaşkanı olduğunda "laikliğe ve anayasaya bağlı kalacağını" kapı kapı dolaşıp anlatma gereğini duyuyor.

Size tuhaf gelmiyor mu?..

Doğal değil midir bir cumhurbaşkanının "laikliğe ve anayasaya bağlı" kalması? Kapı kapı gezip "Ben laikliğe ve anayasaya bağlı kalacağım" diye anlatmasına gerek var mıdır?

Arkasında canlı yayın arabaları:

"TOBB’a laikliğe ve anayasaya bağlı kalacağını anlatan Gül, daha sonra TİSK’e de laikliğe ve anayasaya bağlı kalacağını anlattıktan sonra, laikliğe ve anayasa bağlı kalacağını anlatmak üzere TÜSİAD’a geçti..."

*

Ama ne yapacaksınız.

Laik cumhuriyete karşı başlatılan karşı devrimin ikinci aşamasındayız.

"İktidar olmaktan", "devlet olma" aşamasına geçmek için işte son bir-iki günü izliyorsunuz sadece.

TBMM’de bir oylama, bir göstermelik yemin, bir tören, o kadar...

Hiç kimse; düne kadar Atatürk, laiklik, cumhuriyet, devrim yasaları için ağzına geleni söylemiş ve Dışişleri Bakanı olduğu zaman dahi "tesettür isterim" diye kendi devletini AİHM’ye vermiş birisinin bir anda değişip "laikliğe ve anayasa bağlı kalacağına" inanmaz.

Bu olmaz...

*

Yakında Türkiye’nin "dinci ülke" olduğunu siz de daha iyi görüp, daha iyi anlayacaksınız.

Dönüp arkanızı baktığınızda...

Uygar dünyadan dışlanıp, çağdaş toplumlara imrenip, kendinizi bir Arap ülkesinde hissettiğinizde...

Molla Türkiye’yi kendine benzettiğinde...

Bu cennet kadar güzel ülkenin ne hale geldiğini gördüğünüzde...

Vuracaksınız dizinize...

Bekir Coşkun - Hürriyet, 21 Ağustos 2007
Related Posts with Thumbnails