07 Ekim 2009

Hanya Konya

Bazı arkadaşlar mesaj atıp, tehdit eder, “Ayağını denk al, gösteririz Hanya’yı Konya’yı” filan der... Halbuki, ana tarafım Giritli, baba tarafım Aksaraylı, doğuştan görmüşüz biz zaten Hanya’yı Konya’yı!

*

Hadi gelin, size de göstereyim.

*

Bizden banka aldılar. Biz onlardan babayı aldık. Bize pamuk satıyorlar. Eskiden biz onlara satardık. Şeftali ithal ediyoruz onlardan... En son sperm ithal ettik.

140 şirketleri var burada, bizim sadece 14 şirketimiz var orada... İkimizin de üç tarafı denizlerle çevrili; dünyanın en büyük deniz taşımacılığı filosuna sahipler, biz hâlâ taka... Yoksulu sıfır, bizde 4 kişiden 1’i yoksul... Açlık sınırı saçmalığı yok onlarda. Rakıyı raki yaptı, biz Amerikalılara sattık. 10 milyon nüfuslu ülkenin telefonunu 27 milyar dolara verdiler, 72 milyon nüfuslu ülkenin telefonunu 6.5 milyar dolara verdik. Suriye sınırını komple kiralamaya kalktık, adam bizim sınırda saksı bile vermiyor. Öğretmeni 3 kat maaş alıyor. Asgari ücreti 2 kat. Ortalama işçi ücreti, 1.500 Euro... AB üyesi, biz değiliz. Kıbrıs Rumu’nu AB’ye soktu, Kıbrıs Türkü’nü Rum’a sokmaya çalışıyoruz. Avrupa şampiyonu oldu, olamadık. Olimpiyat yaptı, yapamadık. Erkeği, bizden 12 yıl fazla yaşıyor. Çocukları senede 14 litre süt içiyor, bizimkiler 4... Kızları ortalama 18’ine kadar eğitime devam ediyor, bizim mecburi olmasına rağmen 11 bile değil... Yüzde 82’si tuvalet kâğıdı kullanıyor, biz yüzde 8... “Bu iş nüfusla olsaydı, Hintliler ineklerle ahırda yatmazdı” diye düşündükleri için, 1 çocuk yapıyorlar. Onların nüfusu kadar işsizimiz var. Kişi başına milli gelirleri harbi hesapla 25 bin dolar, bizimki kofti hesapla anca 8 bin dolar... Kriz vurdu, büyüdüler, bizi hamdolsun teğet geçti, tarihi küçüldük.

*

Kalp krizi yüzde 9, bizde 19...

Onlar zeytinyağı seviyor, biz yağcılığı...

20 bin lirayı görünce, Çanakkale Yağlı Güreşleri’nin ağalığını kime sattık mesela?

Anestis Milonais ağa’ya!

*

Aramızda saat farkı yok ama, 50 sene ilerdeler... Ve, bunu 18 bakanla yapıyorlar.

Biz 27.

*

Seçim oldu, 3 dil bilen, hukuk ve ekonomi masterli başbakanlarını “Daha iyisini yapabilirdin, senin yüzünden geri kalıyoruz” diye sandığa gömdüler.

*

Niye?

Said-i Nursi’den haberleri yok çünkü hıyarağalarının... E noksan maneviyatla, maneviyatsız maneviyatsız olacağı bu.

Yılmaz Özdil, Hürriyet - 7 Ekim 2009

Said Nursi, Atatürk İçin Ne Demişti?

Başbakan Erdoğan, AKP 3. Olağan Kongresi’nde AKP’nin manevi tavrını şu cümleler ile çizdi : ''Seversiniz sevmezseniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz, görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz... Ama Ahmedi Hani'siz, Bitlisli Said-i Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır''

Ahmedi Hani, Ahmet Kaya, Nazım Hikmet gibi Başbakan’ın adını andığı isimler bir yana Saidi-Nursi’nin adını anması Atatürkçü çevreleri kızdırdı. Bunun nedeni Said-i Nursi’nin eserlerinde sıklıkla bahsettiği “Deccal” kavramı ile Atatürk’ü işaret ettiği iddiası.

İslami literatürde “Deccal” en ağır hakaret sayılan ifadelerden biri. Deccal; yalan söyleyen, aldatan, karıştıran kişi anlamına gelir. İslami fikriyata göre Deccal’in ortaya çıkması kıyamet alametlerinden biri olarak da görülüyor.

Said-i Nursi’nin Deccal teorisini oluşturan satırlar şöyle sıralanabilir:

Ben bir manevi alemde, İslam Deccalini gördüm. Yalnız bir tek gözünde teshirce bir manyetizma gözümle müşahade ettim ve onu bütün bir münkir bildim. İşte bu inkarı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder.(...) Fakat kahraman ve mücahit ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur–u iman ve Kur’an ışığıyla hakikat–i hal–i göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılıyor.” (Şualar458–459,Siracun Nur 247)

Saidi Nursi, başlangıçta şifreli olarak işaret ettiği Deccal’in kim olduğunu daha sonra şöyle anlatıyor:
Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi." (Emirdağ Lahikası I/278, Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida)

Saidi Nursi, Mustafa Kemal’e yönelik Deccal suçlamasında daha da ileri giderek şunları yazar:
...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve Millet–i İslam için pek zararlı olduğunu ef’aliyle ispat eden ve Hadis– Şerif’in haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu(yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem eserde ‘din yıkıcı Süfyan’ dediğimizi (...)” (Emirdağ Lahikası I,50–51;Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226–227)

İşte Başbakan’ın Said-i Nursi’ye yönelik atıfları bu nedenle Atatürkçüler’i kızdırdı.

Kaynak: OdaTV
Related Posts with Thumbnails