28 Eylül 2007

ABD İslamcılığı (3)

Türkiye'de önceleri çok tartışılan bir konu yeniden gündeme geliyor:

"AKP'nin 'sivil anayasa' hazırlığının arkasında, başkanlık-eyalet sistemine geçiş sistemi var mı? ABD'nin bu konuda Türkiye için öngörüleri neler?"

Bu soruya yanıt ararken, ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Richard Holbrooke'un Türkiye'yi "ılımlı İslam demokrasisi" olarak tanımlaması geldi.

Holbrooke'un, Demokrat Parti'nin Kasım 2008 seçimlerini kazanması halinde ABD Dışişleri Bakanı olabileceğinden söz ediliyor...

Richard Holbrooke, 22 Temmuz seçimlerinin hemen ardından PBS televizyonuna çıkıp şöyle demişti:

"11 Eylül'den beri, ABD dünyanın her yerinde ılımlı İslami demokrasiler istiyoruz, diyor. İşte sadece iki tane var: Türkiye ve Malezya. Türkler çok dramatik seçim yaptı."

Haberci, Holbrooke'a soruyor:

"Konuyu biraz açar mısınız?.."

Holbrooke:

"Türkiye'de barış içinde ve dürüst seçimler oldu. Ilımlı ve Müslüman bir parti, yani Tayyip Erdoğan'ın başında bulunduğu AKP, meşruiyetlerini Türkiye Cumhuriyeti'nden alan ünlü milliyetçi partileri mağlup etti. Bu ılımlı Müslüman partiyle İsrail iyi ilişkiler içinde ve Avrupa Birliği'ne üyelik istiyor. Ben de bunu yürekten, inanarak destekliyorum."

Haberci bir soru daha yöneltiyor Holbrooke'a:

"Türkler ABD'nin Irak'ta daha neler yapmasını istiyor?"

Holbrooke:

"Türkiye'yi yöneten ılımlı Müslüman parti AKP, bizim Irak'tan ayrılmamızı değil kalmamızı istiyor. Bunu içtenlikle ifade ediyorlar bize. Kaosun sınırlarına dayanmasından korkuyorlar."

Burada çok önemli iki nokta var:

Holbrooke, Türkiye'yle Malezya'yı terazinin aynı kefesine koyup "ılımlı İslam iki demokratik ülke" olarak tanımlıyor.

İkincisi ise 22 Temmuz seçimlerinde "Kemalist laik devlet yapısına sahip çıkan partilerin" İslamcı parti karşısında yenilmesi...

***

ABD, Türkiye'de din temeline dayalı bir siyasi partinin iktidar olmasını mı yoksa Marksist temele dayalı bir siyasi partinin iktidar olmasını mı ister?

Elbet din temeline dayalı partiyi ister!..

Ünlü ekonomist ve düşünür Francis Fukuyama, bir yıl önce Atina'da düzenlenen bir toplantıda "Türkiye ne Avrupalı ne de Ortadoğuludur" deyip ekledi:

"Türkiye'nin ekonomik ve politik özellikleri Latin Amerika ülkelerini çağrıştırıyor. Enflasyon, ekonomik disiplin olmaması, siyasi sistemin kamunun aşırı harcamalarına izin veriyor. Bunun için siyasi konsensüs şart."

Peki AKP'ye nasıl bakıyor Fukuyama?

AKP'yi Avrupa'daki Hıristiyan Demokratlara benzetiyor...

Diyor ki:

"Türkiye öteki Müslüman ülkelere karşı başarılı bir model oluşturmuştur. İslam dünyası için en iyi model, Türkiye'dir."

Fukuyama'nın, Türkiye'nin ekonomik yapısını Latin ülkelerine benzetmesi ne anlama geliyor sizce?

Türkiye'de Marksist solun ivme kazanıp iktidar olması...

O zaman ne yapmalı?

Türkiye'de din temeline dayalı AKP'yi desteklemeli...

Francis Fukuyama Türkiye'yi iyi tanıyor.

Babası Joshishio Fukuyama, Kayseri Talas Amerikan Koleji'nde üç yıl İngilizce öğretmenliği yapmış. Francis Fukuyama da üç yıl Türkiye'de yaşamış...

Fukuyama, Türkiye'de başkanlık-eyalet sisteminin yaşama geçmesini çok istiyor...

Fethullah Gülen'le arası çok iyi... Kemal Derviş'le çok yakın dost...

***

Türkiye'de eyalet sisteminin ya da federe yapının ne anlamı olabilir?

Çok açık!..

Ülkenin bölünmesidir...

Zaten ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin kapsamında bu yok mu?

Fukuyama, adını "Tarihin Sonu" teziyle duyurmuştu. Türkiye'de eyalet sistemi ya da federal yapı Türkiye'nin sonu olacaktır.

Televizyonlarda tartışma programlarını izliyorum...

Bu konular gündeme nedense hiç getirilmiyor, "sıkmabaş" demokrasinin, özgürlüklerin simgesi olarak ortaya konuluyor, "mahalle baskısı" adı altında bir oyun sahneye konuluyor.

Türkiye'de toplumsal baskı neden gündemde değil?

Kadınlarımızı toplumda aşağılayan bir düşünce egemen olmuş Türkiye'de. Sol'un önü kesilmiş. Atılgan Bayar'ın SKY Türk'te dediği gibi "Kemalist değerler", "Cumhuriyetin kazanımları kendini bilmezlere kalmış."

Yazık!..

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet, 28 Eylül 2007

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails