08 Şubat 2008

Fes ve Türban

Mine G. Kırıkkanat gazetedeki köşesine Aziz Paulus'un İncil'de yer alan öğütlerinden aktarmalar yapmış; "aziz"in bir tümcesi şöyle:

"-Ey kadınlar, kocalarınıza Tanrı'ya itaat eder gibi itaat edin..." (Vatan, 6 Şubat 2008)

Fazla lafa gerek var mı?..

Erkek egemenliği binlerce yıldan beri süregelen bir olgu...

Üç dinde geçerli tesettür ise yalnız kadınlara özgü bir şey değil...

*

Eskiden evde bile fes giyilirdi...

Başı açık erkek görmek olanağı yoktu...

Giyim-kuşam düzeninin, erkek egemenliğiyle birlikte, dinsel kökenlerini de tarihsel açıdan doğal saymak gerekir...

Çünkü eskiden devlet düzeni dinle özdeşti; bir arada yaşamanın koşulları, İslamın (ya da Hıristiyanlığın veya Museviliğin) dışında düşünülemezdi...

Bugünkü Türkiye'de "türbancı", kadın değildir...

Erkektir...

Erkek egemen toplumuz...

Bu nedenle yaşadığımız türban kavgası, seçim sandığında, AKP'ye yarayacaktır...

*

Bugün Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan RTE fesle dolaşmıyorlar..

Fes için ne düşünüyorlar?..

İbret dersi olsun diye vaktiyle (23 Nisan 1965) bu köşede "Fes Tartışmaları" başlığıyla yayımlanmış yazımdan kimi bölümleri aktarayım...

*

"Meclis, 23 Nisan 1920'de ilk oturumunu yapmış, altı gün sonra 29 Nisan'da Bursa mebusu Operatör Emin Bey ile Sinop mebusu Şevket Bey bir önerge veriyorlar..."

Diyorlar ki:

"-Uzun harp senelerinin tevlit eylediği birçok buhran arasında bir de fes buhranı çıktı...

...yalnız Avusturya'dan ithal ettiğimiz feslerin senede altın tutarı 5 milyon lirayı bulmaktaydı... Diğer yabancı memleketlerden ithal olunan feslerin bedelini de eklersek her yıl 7-8 milyon liralık bir servetin dışarı gittiği görülür ki bunun kâğıt para olarak karşılığı 40 milyon lira demektir..."

Peki, ne yapmalı?..

"-...Sultan İkinci Mahmut zamanında adalı Rumları takliden serpuş olmak üzere kabul edilmiş fesin bir milli serpuş mahiyetinde bulunmadığı nazarı itibara alınarak, ekseri Şark ve Müslüman milletlerin öteden beri bir serpuş olarak taşıdıkları ve şu son günlerde herkesin seve seve giymeye başladığı kalpağın bir milli serpuş olarak kabul ve ilanını teklif ederiz..."

"Takrir (önerge) Meclis'te okunduğunda alkış sesleri duyulmuş, fakat büyük bir çoğunluk "Hayır, hayır, olamaz!" diye bağırmıştır.

Tunalı Hilmi Bey (Bolu): Fes, Türk'ün ruhunda yerleşmiştir...

Haşim Bey (Çorum): Esbabını arz edeyim efendim! Fas, Tunus İslam ahalisi bütün fes giyiyorlar. Hakikat böyledir efendim. Tunus, Cezayir ahalisi Araptır. Bunlar hep Müslümandır... (Gürültüler) Olmaz efendim, katiyen istemem...

Mustafa Taki Efendi (Sıvas): Efendiler fes gerçi yeni bir şeydir, fakat bugün İslam âlemi için fes bir alameti farikadır... İslam milletlerine mahsus olan kıyafet, bilhassa Osmanlılar için hususi olan kıyafet bu festir. (Alkışlar, evet sesleri)

Sonuç:

Başkan - Takrir nazarı itibara alınmıyor...

("Yaşasın fes" sesleri)"

*

Bilmem ki yukardaki Meclis tutanaklarına yorum gerekiyor mu?..

Ülke düşman işgali altındayken bile Meclis "fes mi kalpak mı" tartışması yapabiliyormuş...

Bugünkü durum ise türban üzerine...

1920'den bu yana, aradan geçen sürede, erkeklerimiz fesi başlarından attılar; elbet bir gün kadınlarımız da çarşafı, başörtüsünü, türbanı tarihe gömecekler...

İlhan Selçuk, Cumhuriyet - 7 Şubat 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails