"150’şer kişilik, 40 ekip kuruldu.
Eşzamanlı baskınlar yapıldı."
Ergenekon operasyonunu böyle duyurmuştu devletin haber ajansı...
"150’şer kişilik, 40 ekip."
*
Evinde pijama-terlik oturan emekli generalleri yakalamak için "6 bin polis"i seferber edersen, bırak vatandaşları, polisi korumak için bile polis kalmıyor maalesef.
*
Hangi gazetecinin telefonda kiminle konuştuğunu, kiminle hatıra fotoğrafı çektirdiğini biliyorsun, dinliyorsun, izliyorsun... Adam elinde pompalı tüfekle burnunun dibine gelmiş, haberin yok.
*
Eminim, polislerimizi şehit edenleri, "Mustafa Balbay’ın tetikçileri" ilan edecektir yalaka gazeteler...
Biz gene de hatırlatalım:
Neve Şalom, Beth Israel.
Sadece 5 gün sonra...
HSBC, İngiliz Konsolosluğu.
Ya, Cumhuriyet Gazetesi?
6 günde 3 defa bombalandı.
Atıp, kaçtılar.
Atıp, kaçtılar.
Atıp, kaçtılar.
Kaçanlardan biri, gitti...
Danıştay’ı bastı.
Sonra, Hrant.
Şimdi, bu.
*
Vali, hep aynı vali.
Polis şefi, hep aynı polis şefi.
*
Türkiye’yi ve dünyayı ayağa kaldıran korkunç olaylar yaşanıyor bu şehirde... Belli ki, ağır istihbarat zafiyeti var, konsantrasyon bozukluğu var. Ama bakıyorsun... Havaalanında esas duruşta bakan karşılamaktan, gazetecileri dinlemekten, emekli generalleri o cezaevinden bu cezaevine taşımaktan, Sinan Aygün’ün eurolarını saymaktan, milletin gözüne biber gazı sıkıp, hastaneye gaz bombası atmaktan, tribüne kurulup maç seyretmekten, teröristleri takip etmeye vakitleri yok arkadaşların.
Yılmaz Özdil - Hürriyet, 10 Temmuz 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder