30 Eylül 2008

Son Buluşma'ya hazırlanın!



Şimdiden duyurayım, sinemalarımızda 24 Ekim’de gösterime girecek olan Son Buluşma adlı belgesel film kendisinden çok söz ettirecek ve yılın en iyi, en anlamlı yapımlarından biri olarak nitelenecek. Daha doğrusu, “normal ve sağlıklı” bir kültürel ortamda böyle olması gerek, böyle olmasını umuyor, diliyorum...

Kardeşim Benim, Züğürt Ağa, Selamsız Bandosu, İmdat ile Zarife gibi başarılı filmleriyle tanınan yönetmen Nesli Çölgeçen’in imza attığı Son Buluşma belgeseli, Ömer Küyük, Veysel Turan ve Yakup Satar adlarında, çok yaşlı üç insanı tanıtıyor. Film çekildiği sırada 108 yaşında olan Küyük ve Turan ile 110 yaşında olan Satar, sıradan birer yaşlı değiller. Onlar, Türkiye’nin bağımsızlığı için binlerce insanın şehit düştüğü Kurtuluş Savaşı’nın son tanıkları, İstiklal Madalyası taşıyan son gaziler...

Günlük yaşamlarından kesitler, Kurtuluş Savaşı’na dair anıları, yakınlarıyla ilişkileri ve Ömer Küyük’ün diğer iki gaziyi ziyaret edip helalleşmeleri çerçevesinde, çok başarılı, çok etkileyici, çok sıcak ve hüzünlü bir anlatımla karşımıza gelen Son Buluşma, en kısa tanımla vatan sevgisinin ve bugünlerde çok söz edilen “şeref”in simgesi niteliğinde gerçek bir sinema olayı.

Utanma sıkılma duymadan “Vatanı bir kadın memesine satarım!” diyen arsız iktidar aydınlarının yüzüne vurulan bir tokat da aynı zamanda...

Çölgeçen, filmin kapanış jeneriğinde “Şimdi Atatürk’ün yanındalar... Sizleri çok özlüyoruz” diyor. Çünkü Ömer Küyük (Nişancı Er Ömer) Ocak 2006, Veysel Turan (Sıhhiyeci Onbaşı Veysel) Mart 2007, Yakup Satar (Süvari Yakup Çavuş) Nisan 2008’de aramızdan ayrıldılar.

Son Buluşma’nın 26 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilen basın gösteriminde, salondaki sinema yazarı ve basın mensuplarından bir kısmının gözyaşlarını tutamadığını, bazılarının da hüngür hüngür ağladıklarını not düşeyim. Bunca yıldır film seyrederim, böyle bir manzaraya ilk kez tanıklık ettim.

Evet, normal ve sağlıklı bir kültür-sanat atmosferinde Son Buluşma gibi bir çalışmanın ortalığı sallaması, gündem yaratması, gişe rekorları kırması beklenir. Bakalım ne olacak... Kendimizi, Recep İvedik’i bile Bergman ya da Antonioni’nin elinden çıkma bir sanat filmiymiş gibi algılamamıza yol açan, “Beterin de beteri varmış gerçekten” dedirten Süper Ajan K9’a mı, yoksa bağımsızlık savaşımızın son kahramanlarına mı yakın hissedeceğiz, doğrusu çok merak ediyorum.

Kaynak: OdaTV

2 yorum:

Onur Yürüten dedi ki...

son birkaç yazınızı okudum, oldukça güzel noktalara değiniyorsunuz.

bence maalesef "Son Buluşma" çok büyük bir etkiye sebep olmadı. Onun yerine "Mustafa" gibi oldukça tartışılan bir film tüm dikkatleri çekiverdi. Elbette farklı düşünen de vardır; ama dilerdim ki insanlar biraz daha duyarlı olsun.

yazmaya, paylaşmaya devam!

|KRONDOR| dedi ki...

Yorumunuz için teşekkürler.

Ne yazık ki Son Buluşma beklediğim ilgiyi çekmedi. Başka bir yapıt olsaydı, yeterli reklam yapılmadığı gerekçesiyle ilgi çekmedi denebilirdi; ancak söz konusu Kurtuluş Savaşı'nın son tanıkları olduğundan, reklama da ihtiyacının olmaması gerekiyordu. Sizin de söylediğiniz gibi, duyarlılıktan kaynaklı bir problemimiz var.

Related Posts with Thumbnails