25 Mart 2008

Parti bülteni mi gazete mi?

Gazetecilerin kendi görev tanımlarının dışına çıkıp yargıç gibi davranmaları yeni değil ama Ergenekon soruşturması kapsamında doruğa çıkmış bir alışkanlık. Nitekim, dün üç gazete yayın yasağına uymadığı gerekçesiyle uyarıldı. Star, Taraf ve Yeni Şafak gazeteleri bu süreçte verdikleri haberlerden dolayı soruşturmaya tabi.

Star ve Yeni Şafak militan gazeteler. Parti bülteni gibi çıkıyorlar, önemli olan iktidarda olanı her koşul ve şartta aklamak onlar için. “Büyük basın” terbiyesinden de gelmedikleri için bunun dengeli ayarını da bilmiyorlar, kendi söylemek istediklerini okurun gözünün içine sokuyorlar. Yayın yasağına da uymayarak bizzat ortamın bulanmasına katkıda bulunuyorlar, dezenformasyon saçıyorlar.

Nitekim fişlenmelerin, parmakla gösterilen isimlerin merkezi de Yeni Şafak. Aynı gazete İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek’i de birinci sayfasından çetenin elebaşları olarak yargılamakta hiç mi hiç sakınca görmedi. Sekiz aydır ortada iddianame olmaması, bütün bu soruşturmanın bir farsa dönüşmesi de önemli değildi bu gazeteler için.

Roller birbirine girdi, gazeteciler görevlerini şaşırdılar galiba. Ne dersiniz?

En dikkat çekici değişim Taraf’taydı. AKP’nin kapatılmasını hazırlayan savcıyı hedef gösterdi Taraf öncelikle, hakkında suç duyurusunda bulundu. Ergenekon kapsamında da bu minvaldeki yayınlarına devam etti. Gözaltına alınan isimleri “Çetenin sol kanadı” diye damgalamaktan çekinmedi, “Tehlikenin farkında mısınız” diye manşet attı.

İşin ilginci, tıpkı Fehmi Koru’nun insanları fişleyen yazıları gibi bir süre önce Taraf’ın yayın yönetmeni Ahmet Altan da köşe yazısında felaket haberciliği yapmıştı. “Çok büyük şeyler olacak” diye ipucu veren Altan, yaklaşan dalganın ne olacağını açıklamadı ancak hemen gözaltlarıyla bağlantı kuruldu. Altan sonra da sustu. Bir yazarın böylesi bir süreçte susması mı yoksa bildiğini açıklaması mı doğru olur? Altan, bildiğini yazmalı mıydı yoksa “Bazı şeyler biliyorum” dediğiyle kalıp bulanık havaya katkıda mı bulunmalıydı?

Karar okurun. Ama ben Taraf’ın yaratmaya çalıştığı saygınlığa da epey gölge düştüğünü düşünüyorum. Bir okurları olarak onlara kuşkuyla bakıyordum, maalesef kuşkularımı doğruladılar. Üstelik Altan ailesiyle iktidarın arası kısa süre önce bozulmuştu, AKP’nin en büyük destekçisi olan ağabey-kardeş en sert muhalefete başlamıştı. Galiba bizlerin bilmediği bir tür “uzlaşma” sağlandı bu süreçte. Liberallerin gönlünü bir şekilde almış olmalı AKP; Taraf’ın manşetlerinin başka türlü bir okuması yok.

Neden böylesi taraftar oldular acaba?

İster istemez Taraf gazetesinin sermayesini düşünüyorum. Sadece kitap basan bir yayınevi koskoca bir gazetenin maliyetini, yüksek masraflarını tek başına karşılayabilir mi yoksa arkalarında başka bir finansal güç mü var?

Taraf, ilk gününden beri pek çok konuda okurunu aydınlattı ama en önemli meselenin üzeri hep kapalı kaldı. Üzerini böyle kapattıkları için de böylesi dönemlerde manşetlerini muğlak sermaye yapısı ekseninde okumanın yolunu bizzat kendileri açtı.

Oray Eğin, Akşam - 25 Mart 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails