01 Nisan 2008

Devlet Nerede?

Elimde notlarla bir kafede oturuyorum...

Bir Paris sabahında Türkiye'de olup bitenleri izlemeye çalışıyorum...

"Besleme medya"nın tetikçileri görevlerini yerine getirip "muhbir yurttaş"lığı sürdürüyorlar...

Koskocaman bir aferin onlara!..

Şimdi yazıma başlayabilirim...

***

Başbakan, Kuran'dan ayetler okursa cami imamı ne yapar?

İmamı TV'lerde izledim...

Başı örtülü bir kadın, cenaze aracındaki babasının tabutuna elini koyup ağlayınca imam konuşmaya başlıyor:

"Babanın cenazesine elini sürme!"

Başbakanın adı: Tayyip Bey...

İmamın adı: Abdullah Efendi...

Başbakan ve imam!..

Söylemlerine bakın ve kararı siz verin!..

Türkiye'de yaşananları dehşet içinde izleyenlerden birisiyim...

Gelişmeler ürkütücü...

İmam Abdullah daha önce uçak kazasında yaşamını yitiren Mümine Bulut'un cenazesine katılanların yakalarına taktıkları fotoğrafları çıkarttıktan sonra namazı kıldırmıştı.

Bakın İmam Abdullah şimdi ne diyor:

"Yüksek sesle ağlamak, yüzünü gözünü yırtmak bizim dinimizin yasak ettiği Cahiliye âdetidir... Kadınların sesi 4 duvar arasından dışarıya asla çıkmayacak...

Kadın sesi 4 duvar arasından çıktı mı bu hayâ perdesinin yırtılmasıdır, Allah korusun... Çocuklarınızı mutlaka sabah namazına kaldırın ... Çocuklarınızı sabah namazına kaldırmadınız mı kıyamet günü onun hakkını veremezsiniz.

Televizyonları fazla seyretmeyiniz, göz nurunuz, yüz nurunuz gitmesin ..."

***

Böyle olayları önemsemiyor toplum...

Kadınlar tepkisiz!..

Neden, niçin tepkisiz laik demokratik Cumhuriyetin kadınları?

Çünkü korkuyorlar!..

Erkeklere gelince, onlar da korkuyor!..

Nevruz gösterilerinde Türk bayrağı yakılıyor, polis seyrediyor...

Polis baskı altında!..

Polis, Türk bayrağını yakanlara dokunamıyor, savcılar olup bitenleri sadece izliyor...

Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Arıboğan (Hürriyet-26 Mart 2008) ne diyor olup bitenleri değerlendirirken:

"Devletin hukuk sistemi iflas etmiştir. Ordu kıpırdayamaz durumdadır. Yasama ve yürütmede kriz vardır. Devlet çökmek üzere ve aslında böyle bir çöküşten ya kaos, ya askeri darbenin çıkması beklenir. Eğer sistem böyle giderse, devlet kendi içinde çatışmaya doğru giderse iki yıl sürmez Türkiye'nin bölünmesi veya Kürt devletinin ortaya çıkması muhtemeldir. Bu, laik-antilaik çatışması değil, Kürt devletinin kuruluş aşamalarıdır. Herkesin bu tehlikeyi görmesi gerekir."

Şimdi gelelim Londra'da yaşayan Nejat Köse'nin mektubuna:

"Size demokrasinin beşiği, güneş batmayan imparatorluk olarak nitelenen İngiltere'nin başkenti Londra'dan yazıyorum. Burada insanlar özgür, dilerse Hyde Park'a gidip Kraliçe'ye ve ailesine veya hükümet yetkililerine her konuda söz söyleyebilir. Serbesttir ve cezası yoktur.

Trafik polisi, Başbakan'a veya Kraliçe'ye trafik cezası keser, karşılığında o polis kahraman olur. Fakat IRA lehinde bir köşe yazarı yazı yazsın, bir bilim adamı IRA'yı övsün veya sokaktaki bir vatandaş IRA'nın renklerini ifade eden bir rozet taksın, emin olun o kişi dünyaya geldiğine pişman olur. Mahvolur. Kim olursa olsun hiç fark etmez.

Demokrasi, IRA söz konusu olduğunda biter. IRA'yı öven kişi faili meçhul olur. O kişinin akıbetini kimse sorgulamaz, sorgulayamaz. Nevruz kutlamalarında İstanbul'da Türk bayrağı yakılmış. Nerede vali, emniyet müdürü? Nerede devlet? Nerede halk?

Emin olun kahroluyoruz. Bu kadar mı aciziz? Bu çapulcularla neden baş edemiyoruz? Nerede güvenlik güçleri? Nerede köşe yazarları!" (Hürriyet, Yalçın Bayer -26 Mart 2008)

***

Türkiye giderek gerilirken imam, kadınlara sesleniyor:

"Sesiniz dört duvar arasında kalacak..."

Başbakan ayetler okuyor, yüzde 47'nin verdiği güçle, besleme medyanın desteğiyle uzlaşma çağrılarına aldırmayıp "hesaplaşırız" mesajı veriyor...

Türkiye'yi gergin günler bekliyor. Toplumda bir yılgınlık, bir korku egemen.

Geçen yılkı Cumhuriyet Mitingleri'nin arkasında Ergenekon'u arayan bir düşünce yapısı toplumu kışkırtmayı sürdürürken susacak mıyız?

Asla!..

Sloganımız şu:

"Ne şeriat ne darbe, tam bağımsız laik demokratik Türkiye!"

"Besleme medya"ya gelince!..

Onlarla demokratik savaşıma yazılarımla devam!..

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet, 01 Nisan 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails