12 Nisan 2008

Gülen İmparatorluğu!

Halen ABD'de yaşamını sürdüren ve "faaliyet merkezi" olarak burayı seçen Fethullah Gülen'le ilgili olarak bu hafta iki önemli gelişme yaşandı:

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Gülen'in beraatını öngören Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararına itiraz etti. Gülen'in faaliyetlerinin "cürüm işlemek üzere çete oluşturmak" kapsamında değerlendirilmesini istedi.

2- Rusya Yüksek Mahkemesi, Gülen'in bu ülkedeki faaliyetlerini yasakladı.

Birbirinden çok farklı gelişen bu iki haber, Gülen'le ilgili tartışmaların önümüzdeki dönem daha da alevleneceğini gösteriyor.

Gülen, Saidi Nursi ardılı hareketler içinde kendine özgü yöntemlerle gelişirken, 1990'ların ilk yarısında birden büyüdü ve Orta Asya steplerinde üç haneli rakamlarla sayılan okullara ulaştı.

Neden ve hangi kaynakla?

Bu sorunun çok değişik yanıtları verildi. Orta Asya'yı sürüne sürüne dolaşmış bir kişi olarak, benim gözlemim şu:

ABD, 1991'de Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra, Moskova'nın etki sahasından çıkan coğrafyada nüfuz sahibi olmak için Gülen'i taşeron olarak kullandı!

***

Orta Asya ülkeleri, 300 yıldır devlet kuramamış olmanın getirdiği tutuklukla, çözülmenin ardından yön aradılar. Bu arayışın bugün de devam ettiğini söylemek abartı olmaz. Halen Orta Asya'da, ABD, Çin ve Rusya ana küresel güçler, İran ve Suudi Arabistan da bölgesel akımlar olarak nüfuz rekabeti içinde.

Gülen'le birlikte ABD; yarım doz Türklüğü, bir doz İslamı, iki doz da Amerikan kültürünü kullanıp önemli adımlar attı.

Gülen hareketi öylesine dallanıp budaklandı ki; Abant'ta başlattıkları forumu nerelere abandıracaklarını bilemediler. Mübarek Abant, New York'tan Kahire'ye kadar gitmedik yer bırakmadı.

Gülen şimdi Afrika'ya yöneldi. Türkiye'nin büyükelçilik açamadığı ülkelerde Gülen okullar açıyor!

Nasıl?

ABD desteğiyle!

Zira Afrika'da ABD, AB ve Çin arasında ciddi bir rekabet var. ABD; Gülen'i nüfusunun bir bölümü Müslüman olan ülkelerde kullanıyor.

Görünen o ki Rusya, gidişin farkına vardı! Bir süredir bu ülkeden gelen haberler Gülen hareketi açısından iç açıcı değildi.

***

Hareketin Türkiye içindeki boyutu ne durumda?

Arkadaşların temel stratejisi sessiz ve derinden ilerlemek. İzledikleri yol şöyle özetlenebilir:

1- Mevcut hükümetlerle ters düşme, hepsini uygun yöntemlerle kullanmaya bak.

2- Tek başına çok güçlü organizasyonlar kurma, biraz büyüyen bir kurumu hemen değişik adlara böl.

3- Ekonomik konulara dolaylı ağırlık ver.

4- Kadrolaşmaya öncelik ver, sindire sindire yürü.

5- Yurtiçinde eğitim yatırımlarına önem ver ama, çok öne çıkarma.

6- Bağlı şirketlerle eğitim kurumlarını iç içe sokma, olabildiğince birbirinden farklı görünsünler.

7- Yüksek yayın gücüne ulaş, medyada etkin ol.

8- Katı, radikal görüşlü örgütlerden uzak dur.

Bu anlayışla kamuoyunda sanılandan çok daha ileri güç elde eden Gülen hareketinin kendini uzun süre gizlemesi artık zor görünüyor.

Gülen hareketinin ABD'ye yakınlığı İslama yakınlığından daha fazla! The Economist'in onu "peygamber" ilan edecek kadar ileri gitmesiyle birlikte şu yorumlar da yapılmaya başladı:

Bu, Hz. Muhammed'siz ve Kuran'sız bir İslam hareketidir!

Türkiye Gülen hareketini tartıştıkça gerçekler daha net ortaya çıkacak!

Mustafa Balbay - Cumhuriyet, 12 Nisan 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails