11 Mayıs 2008

AKP’nin A ve B Planı: AB

Avrupa Birliği’nden gelen haberlerle AKP’nin verdiği mesajlar arasında çok ciddi bir paralellik dikkati çekiyor. Bunda elbette şaşılacak bir durum yok, ama bu gelişmeler önümüzdeki günlerde atılabilecek kimi adımların da habercisi...

Başbakan Erdoğan, partisini tek parça halinde tutabilmek için her yöntemi deniyor, denemeye devam edecek. Kamuoyuna çok seçenek varmış gibi görüntü verse de özünde AKP’nin A ve B planlarını toplayıp yan yana getirdiğimizde şu çıkıyor:

AB!

Avrupa’dan Mart sonundan beri gelen yorumların dozu giderek ağırlaşıyor. Bu gidişle doz aşımına az kaldı!

Geçen hafta müthiş bir koro vardı. AB-Türkiye Karma Parlamento Eşbaşkanı Joost Lagendijk İzmir’den seslendi:

“AKP kapatılacak, yerine kurulacak parti daha güçlü gelecek... AKP’yi türbanda daha sessiz ve sakin hareket etmesi için uyardık, dinlemediler...”

Aynı gün AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn Oxford’dan yetişti:

“Türkiye’deki kırılma, aşırı laiklerle Müslüman demokratlar arasında...”

***

Bu iki orta düzey AB temsilcisinin tamamlayıcısı, “üstleri” oldu. AB’nin bir anlamda başbakanı olarak tanımlanan Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso hafta başından bu yana ilginç açıklamalar yapıyor. Arkadaş dedi ki:

“Bakalım, Müslüman bir ülkede laiklikle demokrasi ne kadar bağdaşacak? Türkiye’de zamanla göreceğiz.”

Bu demecin Türkçesi şudur:

“Türkiye’yi bir laboratuvar olarak kullanacağız. Asıl olan bizim kullanma kapasitemiz... Bakalım, laikliği dinci siyaset kıskacına aldığımızda ne kadar yaşayacak...”

Barroso durmuyor... Önceki gün de Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da, 11. AB Forumu’nda Türkiye yorumunda bulundu:

“Laiklik zorla dayatılamaz. Avrupa’daki demokrasilerde normal olduğu şekilde tüm garantileriyle uygulanan demokratik bir süreç olmalı. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin gerçek bir demokrasiye dönüşüp dönüşemeyeceği çok önemli bir konu. Henüz dünyada böyle bir örnek yok. Türkiye bunu gerçekleştirebilirse, tüm dünyada demokrasi isteyenler için büyük bir teşvik olacak.”

Barroso hem laikliğe dayatma gözüyle bakıyor hem de Türkiye’deki tartışmanın seyrine bakıyor!

Mademki dayatmalar yapılamaz, AB niye Türkiye’ye kendi kurallarını dayatıyor?

Barroso’nun ya Türkiye’nin gelişimi hakkında hiç bilgisi yok ya da başka niyetleri var!

***

AKP’nin kapatma davasına verdiği “cevapname”yi dün işlemiştik. AKP’nin cevapname dışındaki başlıca çalışması, başlıkta vurguladığımız planı yaşama geçirmeye dönük. Dün Yargıtay’dan AKP’ye şöyle bir sitem geldi:

“Yargıda yapılması gereken değişiklikler bizden önce AB’ye bildiriliyor...”

Yerinde bir sitem... Erdoğan, AB’ye hangi konularda değişiklik yapacaklarını “dosya halinde” bildirdi. AB temsilcileri bunlardan hangisi ne işe yarar, çalışmaya başladı bile!

Ama bizim haberimiz yok!

AKP, AB planına “C” ekleyebilir miyim diye soruyor. Yani Türkiye’de tam yandaş bir “cephe” kurabilir miyim?

Zor görünüyor...

O zaman “D” ekleyebilir miyim, diyor:

ABD...

O da zor görünüyor...

Mustafa Balbay - Cumhuriyet, 10 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails