11 Mayıs 2008

Fethullah Hareketi Neden Tartışılmaz?

"Türk medyası" Fethullah Gülen hareketini masaya yatırıp enine boyuna tartışabilmiş midir?

Hayır!..

"Türk medyası"nın patronları "Fethullah Gülen" hareketini tartıştırmazlar; kıyısından, köşesinden tartıştırır gibi yaptırırlar, üstüne gidenleri de sustururlar!..

Mustafa Balbay, Fethullah Gülen’in ne yapmak istediğini çok açık bir biçimde köşesinde (12 Nisan 2008) yazdı...

Ben yıllardır yazıyorum...

Şöyle bir hesap yaptım, 35 yıldır Fethullah Gülen hareketini yakından izliyorum...

Fethullah Gülen’in amacı nedir, ne yapmak istiyor?

Fethullah Gülen hareketi "İslam"a değil, ABD’ye yakın. Balbay’ın saptamasıyla "Hz. Muhammed’siz ve Kuran’sız bir İslam hareketi."

Saptama doğru!..

Fethullah Gülen hareketinin ne olduğunu Kerimov gördü ilk kez ve Özbekistan’daki tüm "Nurcu okulları"nı kapattı.

Rusya daha sonraları ayrımına vardı ve okulları devletleştirdi...

Bu okullar "Türk okulları" olarak biliniyor. Doğru değil. ABD güdümünde İngilizce eğitim veren "Nur okulları"dır bunlar. Okulların amacı Afrika ülkelerinden, Orta Asya Cumhuriyetlerine dek yayılmaktır.

Fethullahçılar tüm ülkelerde ABD desteğinde açıyor bu okulları. Kimi emekli paşalar bu okulların düzenlenmesinde görev alıyorlar.

Türkiye’ye gelince...

Okullar, yurtlar, Işıkevleri, dershaneler, hastaneler...

Asya Bank onların!.. Tekstil onların elinde...

Türkiye’de 2500 dershanenin 2 bini Fethullahçıların...

Medyada çok etkinler...

İçlerinde en demokrat görünenleri 1 Mayıs’ı "komünist bayramı" olarak görürler...

***

Michael Rubin, ABD’nin Ortadoğu ve İran uzmanıdır...

Beyaz Saray yönetiminin neo-con (yeni muhafazakâr) çizgisinin düşünce kuruluşlarından "American Enterprise Institute"de araştırmacı olan Rubin, "Middle East Quarterly" dergisinin de editörüdür.

Rubin, Fethullah’ı kime benzetiyor?

Humeyni’ye!..

Rubin, AKP iktidarını, AKP medyasını da sert bir dille eleştirirken şöyle diyor:

"Erdoğan çekişmeyi körüklerken, onun ve Gülen’in, Türk köşe yazarları ve yorumcuları arasındaki destekçileri İslamcılığı demokrasiyle, laikliği faşizmle özdeşleştiriyor; çok sayıdaki Batılı diplomatın, ‘ılımlı İslam’ kabulüyle kucaklanmasına hoşgörü göstermeye hevesli olduğu bir çizgi bu. Erdoğan’ın kendisi, Hitler’in yolunu açanın laiklik olduğunu, İslamcılığın asla böyle bir sonuç üretmeyeceğini söyledi."

Rubin, Türkiye’de laik eğitim sistemine yönelik saldırıların kurnazca ama etkili biçimde yürütüldüğünü ise iki yıl önce yazdı...

Ne diyordu Rubin:

"Öğrencilerin önünde üç seçenek mevcut: İmam hatip liselerine yazılıp imam olabilir; ticaret veya meslek okullarına girebilir ya da laik liselere kaydolup, daha sonra üniversiteye gidip kariyer yapabilirler. Erdoğan bu sistemi değiştirdi; imam hatip diplomalarını lise diplomalarıyla eş tutarak İslamcı öğrencilerin üniversiteye girmesi ve devlet görevlerine başvurmasına olanak sağladı. Denetim ve ayar mekanizmalarını da by-pass etmeye girişti. Rektörlerden oluşan YÖK, üniversiteleri siyasi İslama daha davetkâr kılacak taleplerini reddedince AKP ağırlıklı parlamento 15 yeni üniversite kurma önerisinde bulundu.

Erdoğan, diplomatlara amacının eğitimi güçlendirmek olduğunu söylese de Türk akademisyenler bu hamleyle dilediği rektörleri seçip YÖK’ü yandaşlarıyla dolduracağını söylüyor.

Böylesi taktikler artık sıradanlaştı. Pek çok laik şahsiyetin itirazlarına rağmen Erdoğan’ın ısrarıyla AKP teknokratların zorunlu emeklilik yaşını indiren bir karar da geçirdi.

Bu, 9 bin yargıcın neredeyse 4 bininin değiştirilmesi manasına geliyor.

Türkler AKP’nin yargı bağımsızlığını tırpanlama peşinde olduğundan şüphe ediyor. Mayıs 2005’te AKP’li Meclis Başkanı Bülent Arınç, yargıçlar çıkarılan yasaları engellemeye devam ederse AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ni kapatabileceği uyarısında bulundu."

***

Rubin’in iki makalesinden iki örnek verdim...

Fethullah Gülen 8 ya da 12 Nisan 2008’de Türkiye’ye dönecekti ABD’den...

Dönemedi!..

Çünkü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Fethullah’ın aklanmasını öngören Yargıtay Dokuzuncu Dairesi kararına itiraz etmiş; Gülen’in çalışmalarının “cürüm işlemek üzere çete oluşturmak” kapsamında değerlendirilmesini istemişti...

Bitmedi, devamı salı gününe kaldı...

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet, 10 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails