30 Temmuz 2008

Kapatma: Dönüm Noktası

Churchill, İkinci Dünya Savaşı sürerken “Tarihte hiç bu kadar az insan bu kadar çok insanı kurtarmamıştı” diye bir söz söylemişti. İngiliz hava kuvvetlerinin pilotlarını kastediyordu. Avrupa’yı istila eden Almanlar bütün bombardıman uçaklarıyla Britanya Adaları’na çullanmakta, planladıkları çıkarma harekâtı öncesinde Londra başta olmak üzere büyük kentleri ve sanayi merkezlerini hallaç pamuğu gibi atmaktaydılar. İstila planları, küçük Spitfire avcı uçaklarıyla gece gündüz demeden Almanların bombardıman filolarını darmadağın eden bir avuç savaş pilotu sayesinde suya düşürüldü.

Şimdi, yirmi birinci yüzyıl Türkiyesi’nin on bir hukukçusu yetmiş beş milyonluk bir halkı, gericiliğin ve hukuk bilmezliğin pençesinden kurtarmak göreviyle karşı karşıyadırlar. Bu toplumun tarihinde çok az insan milyonların yazgısı üzerinde böylesine büyük bir sorumluluk yüklenmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin önündeki dava, sıradan bir olay dolayısıyla rastgele bir kişinin açtığı bir dava değil.

Olay, binbir özveriyle kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yolunu demokrasi görüntüsüne bürünerek karartma girişimidir. Sonucu, belki insanlık tarihi açısından ve mazlum milletler bakımından da önem taşıyan bir girişim.

Davayı açan, durup dururken başkalarına eziyet olsun diye aklına estiği için böylesine kritik bir işe kalkışmış değil. Cumhuriyetin hukuk yapısını kollamakla görevlendirilmiş, kendisine güvenilerek böyle bir yetkiyle donatılmış tek kişi o. İktidar mestliğiyle gözü kararmış siyasilerin ve ölçüyü iyice kaçırmış bir medyanın yakışıksız hücumlarını göğüsleyerek kendisinden bekleneni yapmayı göze alan deneyimli bir hukukçu.

Tarihsel gelişmeleri ve devlet sistemleri farklı ülkelerin insanları böyle bir davanın açılmasını yadırgayabilirler; bu dava demokrasiyi çoğunluğun dizginsiz iktidarı sayan yerli politikacılara da ters gelebilir. Ne var ki, Türk toplumunun istibdat-hürriyet, irtica-islahat, darbe-seçim zıtlıklarıyla dolu iki yüzyıla yakın bir ulusal tarih sonucunda bulabildiği şiddetsiz, kansız ve ölümsüz çözüm budur.

Kapatma kararı verilirse neler olacağına ilişkin bir yığın karanlık senaryo üretildi ve bunlar “mahkemeyi etkilemek” sayılmadı. Buna karşılık, kapatma kararı verilmezse neler olacağı kolay yazılmıyor; çünkü onları düşünmek bile ürkütücü: Daha da coşan bir iktidar sınırsızlığı, daha da azan gericilik dalgaları, kendilerine boyun eğenleri koruma baskılarının başarıya ulaşmasıyla daha da küstahlaşan dış çevrelerin Türkiye’yi büsbütün avuçları içine alışları, kısacası saymakla bitmeyecek olasılıklarla iç karartıcı bir geleceğin senaryoları.

Karar, bu açılardan tam bir dönüm noktası olacaktır: Daha kötüye ve karanlığa ya da daha iyiye ve aydınlığa doğru bir dönüm noktası.

Mümtaz Sosyal - Cumhuriyet, 30 Temmuz 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails