20 Temmuz 2007

İstiklal Mahkemeleri



Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan "İstiklal Mahkemeleri"nde kaç kişi hakkında idam kararı verildi?

Son yıllarda bazı yazarlar "30 bin kişinin idam edildiğini" yazıp çizerken hangi belgeye ve hangi araştırmaya dayanıyorlar? Hemen yanıtlayalım: Hiçbir araştırmaya dayanmıyorlar. Bu konudaki yazıların hiçbir kanıt ve belgesi yok.

"İstiklal Mahkemeleri" konusunda bugüne dek yayımlanan en kapsamlı ve doyurucu araştırma İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ergün Aybars tarafından yapılmıştır. Aybars'ın Ankara DTCF'de doktora tezi olarak hazırladığı "İstiklal Mahkemeleri" adlı kitabında bu konuda TBMM arşivlerine dayalı sayılar verilmektedir.

Aybars'ın belgelere dayanarak verdiği listeye göre 1920 - 1922 yılları arasında 59 bin 164 sanık birinci dönem İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanmış, bu 59 bin 164 sanıktan 11 bin 744 sanık aklanmış, 41 bin 768 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır. 1920 yılı Ocak ayından 1922 yılı Temmuz ayına kadar geçen sürede, çeşitli İstiklal Mehkemeleri'nce verilen idam kararları 1054'tür.

Çeşitli İstiklal Mahkemeleri'nce verilen ve uygulanmayan idam cezası sayısı da 2.827'dir. Bu cezalar genellikle asker kaçakları için verilen ve uygulanmayan kararlardır. İstiklal Mahkemeleri tarafından görülen davalar arasında "casusluk, asker kaçakçılığı, vatana ihanet, komünistlik, düşmanla işbirliği, ayaklanma" gibi suçlar da bulunmaktadır.

Ankara İstikla Mahkemesi tarafından haklarında ölüm cezası verilenlerin 28'i Rum ve Ermeni asıllıdır. Konya İstiklal Mahkemesi, dört eşkıya, beş asker kaçağı, iki casus olmak üzere 12 kişinin idamına karar verdi.

Konya İstiklal Mahkemesi, ayaklanmaya karıştıkları gerekçesi ile 33 kişi hakkında idam kararı verdi. Samsun İstiklal Mahkemesi Rum-Pontus ayaklanması nedeniyle 485 kişiyi ölüm cezası ile cezalandırdı. Yozgat İstiklal Mahkemesi 56 kişi hakkında ölüm cezası verdi. Birinci dönem İstiklal Mahkemeleri - Ankara İstiklal Mahkemesi dışındakiler - 1921 yılı Şubat ayında kaldırıldı. İkinci dönem İstiklal Mahkemeleri, asker kaçaklarının çoğalması ve kaçak sayısının 39 bin 809'a ulaşması üzerine yeniden kurulup 1921 yılı Ağustos ayında göreve başladılar.

1925 yılındaki "Şeyh Sait Ayaklanması" sanıklarını yargılayan "Şark İstiklal Mahkemesi" 48 kişi hakkında idam cezası verdi. Bu cezalardan 47'si infaz edildi. Şeyh Sait Ayaklanması'ndan sonra süren ayaklanmalar nedeniyle, aynı mahkeme, 207 kişi hakkında daha idam kararı verdi. Bu kararlar infaz edildi. Mahkeme 213 işi hakkında da "gıyabi idam" kararı verdi, 2 bin 779 kişi de aklandı.

Atatürk'e karşı düzenlenmek istenen "İzmir suikastı" nedeniyle Ankara İstiklal Mahkemesi, İzmir'de 13, Ankara'da da "İttihatçılar Davası" sonunda 4 kişiyi ölüm cezasına çarptırdı. Ankara İstiklal Mahkemesi, soygunculuk, cinayet, ayaklanmaya katılma gibi suç gerekçeleri ile 76 idam kararı verdi.

İstiklal Mahkemeleri "mahkeme" sayılmazlar. Bunlar, savaş ve ihtilal dönemlerinde rastlanan anti-demokratşk "infaz kurulları"dır.

Örneğin Fransa'da 1793 - 1794 arası "Tribunal Revolutionaire" adı verilen İstiklal Mahkemesi, yalnız Paris'te 2774 kişiyi idam cezasına çarptırdı; aynı yıl içinde Fransa'da 17 bin kişi hakkında ölüm cezası verildi, sokak ortasında öldürülenlerle birlikte bu sayı 400 bine ulaştı.

Aynı acımasız çark 2. Dünya Savaşı'nda da döndü. Alman işbirlikçisi "Vichy Hükümeti" Devlet Başkanı Mareşal Philippe Petain ve Başbakan Pierre Laval, General De Gaulle'ün kurduğu "yüce divan" tarafından ölüm cezasına çarptırıldılar. Petain'in cezası, yaşam boyu hapis cezasına dönüştürüldü, Laval idam edildi. Binlerce kişi "işbirlikçilik" suçuyla yargılandı, binlerce kişi sokak ortalarında infaz mangaları tarafından öldürüldü.

Bunlar, demokrasinin ve hukukun anayurdu Fransa'da, hem de 1940'lı yıllarda yaşanan acı olaylardır. Atatürk dönemini bir de Fransa'da yaşanan bu olaylarla karşılaştırmak gerekir.

Kurtuluş Savaşı sırasında işbirlikçilik yapanların bir kısmı 1924 yılında çıkarılan bir yasa ile bağışlanmış, bir kısmı da "150'likler" listesine alınarak sınır dışı edilmişlerdir. Sınır dışı edilen "150'likler"i bağışlamak için de 1938 yılında 3527 sayılı yasa çıkarılmıştır.

"İstiklal Mahkemeleri 30 bin kişiyi ipe çekti" gibi dayanaksız suçlamalar ve yalanlarla da bu dönem ile ilgili yorum yapılamaz. Atatürk dönemini öteki ülkelerde yaşanan olaylarla karşılaştırmak gerekir. Hem bunu yapmak gerekir hem de çok partili düzende neler yapıldığını anımsamak gerekir.

Yalnızca 12 Eylül döneminde 47 kişi terör olaylarına karıştıkları nedeniyle idam edildi. 1961 yılında başbakan, iki bakan; 1963 yılında bir kurmay albay, bir binbaşı; 1972 yılında üç genç ipe çekildiler. Son bir yıl içinde 30'u aşkın insan, güvenlik güçlerince öldürüldü. 12 Eylül öncesinde 5300 kişi terör olaylarında yaşamını yitirdiler. 1984 yılından bu yana Güneydoğu'da öldürülenlerin sayısı ise - güvenlik görevlisi, sivil halk, PKK'lısı - 7000'i aştı.

"Atatürk düşmanları", olayları vicdanlarında bir de bu açılardan değerlendirmelidirler. Tabi eğer vicdan denen duygu kalmışsa!..

Uğur Mumcu - Cumhuriyet, 11 Kasım 1992

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails