30 Mayıs 2008

Bu Gidişle

Anayasa Mahkemesi içeriden dışarıdan baskı altında.

İktidarın devlet kadrolarını kendi amaçlarına yatkın, tarikatçı kişilerle doldurmasına ses çıkarılmıyor; şimdilik ordu dışında hemen her çevreyi laiklik karşıtı kişilerin işgal etmesine karşın bu gelişmeler eleştiri konusu yapılmıyor.

Batı, kendi dünyasında yargının tarafsız ve yansız olmasına fevkalade özen gösteriyor. Lakin bir türlü kendilerinden sayamadıkları Türkiye’de yaşananları irdelemeye geldi mi, AB’den ABD’ye kadar hemen bütün Batı dünyası AKP’yi kapatma kararı çıkmasını engellemek için Anayasa Mahkemesi’ni baskı altında tutuyor ve... Tarafsız olması gereken Anayasa Mahkememizin başta başkan ve kimi üyelerinin kafa yapısı itibarıyla AKP’nin yüksek yargı içinde temsilcileri olduğuna değinmiyorlar.

Örneğin Batılı çevreler Yüksek Mahkeme Başkanlığı’na seçilen Haşim Kılıç’ın dinci AKP’ye yakın durduğunu bal gibi biliyorlar.

Eski Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, yazılarıyla kitaplarındaki bölümlerle (örneğin son kez ‘AKP Çoktan Kapatılmalıydı’ başlıklı yapıtıyla) “Haşim Kılıç olayını” içimizdeki, dışımızdaki çevrelere, başta laiklik, dinci kadrolaşmaya karşı çıkan partilere (örneğin CHP’ye) anlatmaya çalıştı.

Ne çare uyarılarına kulak asan olmadı. Bir kez de biz deneyelim. Laik rejimin olmakla olmamak arasında kaldığı bu süreçte Haşim Kılıç’ı kamuoyuna bir kez daha tanıtmaya çalışalım.

Neden mi? Zira, Anayasa Mahkemesi’nin vazgeçilmez laiklik ilkesine karşı yasal girişimlere ve laiklik karşıtlığının odak noktası haline gelen AKP’nin kapatılması davasına bakacağı sırada bu konularda taraflı olduğu bilinen Haşim Kılıç hâlâ koltuğunda oturuyor.

***

Haşim Kılıç’ı tartışmaya açan açıklamaların tarihi Erdal İnönü’nün parti genel başkanlığına kadar uzanıyor. Sayıştay Yasası anayasaya aykırı biçimde değiştiriliyor. Böylece Sayıştay Genel Kurulu’nun aday gösterdiği üç kişiden biri Haşim Kılıç.

Kim bu Haşim Kılıç? Anayasa Mahkemesi’ne üye olacak hukuksal bilgi birikimi olan birisi mi? Yüksek ticaret mezunu olması soruyu yanıtlamaya yeter de artar bile.

Anayasa Mahkemesi Sayıştay Yasası’nı iptal ediyor; fakat Yüksek Mahkeme iptal kararları geriye yürümez diyor ve... Kılıç anayasaya aykırı bir yasayla geldiği Anayasa Mahkemesi’ne üye.

***

Kılıç’ın cemaziyülevveli kamuoyuna yansıyor. Gazetelerde yazılar: Nakşibendi tarikatından Haşim Kılıç’ı, Nakşibendi tarikatından Cumhurbaşkanı Turgut Özal Anayasa Mahkemesi’ne atadı!

Üyeliğe seçildiği günün ertesi bir gazeteci soruyor Kılıç’a: “Siz laik misiniz?” Laikim diyemiyor Kılıç, “Polemiğe girmeyelim” gibi kaçamak bir yanıtla soruyu karşılıyor.

23 Nisan 2003. TBMM Başkanı Arınç’ın bayram vesilesiyle türbanlı eşiyle düzenlediği resmi kabule Cumhurbaşkanı Sezer başta, Genelkurmay Başkanı ve komutanlar katılmıyorlar.

Haşim Kılıç, “…Devletimden değil ama devlet adamlarımızdan utanıyorum…” diyor.

Eşi de türbanlı. Laikliğe karşı olan tavrını bu vesileyle sergiliyor.

Oysa, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu hakkındaki yasanın 47. maddesi gereğince “Anayasa Mahkemesi başkan ve üyeleri tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hallerin dava açılmadan veya iş mahkemeye gelmeden önce mevcut olduğu iddiasıyla reddolunabilir”.

***

Tabii Kılıç, görevinden ayrılmayı düşünmediği gibi ayrılmasını isteyene de rastlanmıyor. Vural Savaş’ın yazdığı gibi: Ne yazık ki, Anayasa Mahkememizin Cumhuriyetimizin yaşamsal önemde iki kararında Haşim Kılıç (ve bir iki arkadaşının) oyu ve oyları belirleyici olacaktır.

Haşim Kılıç, kimliğini açığa çıkaran son iki davranışıyla dikkat çekti.

Türbanı serbest bırakan AKP anayasa değişikliğini incelemek üzere, yüksek mahkemede görevli 20’den fazla raportör arasında cımbızla seçtiği ve laikliğe karşı yazılarıyla tanınan ve türban konusunda peşin hükme sahip raportör Osman Can’ı görevlendirdi.

Bu tavrını sürdürdü. AKP kapatma davasını inceleme görevini yine aynı kişiye raportör Osman Can’a verdi.

AKP böylece devlet kadrolarını kendine uygun olanlardan seçme çabasını yüksek mahkemede de yandaşlar kazanarak sürdürüyor.

RTE’ye yasak gelirse siyaseti bağımsız olarak sürdürebileceğini, böylece hiçbir şeyin değişmeyeceğini, ortada fol yok yumurta yokken Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın da açıklayınca…

AKP sayesinde hâlâ yargıya siyaset, hatta dini anlayışla siyasetin bulaşmadığı söylenebilir mi?

Cüneyt Arcayürek - Cumhuriyet, 21 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails