30 Mayıs 2008

Geçmişi Anımsamak

Öyle sessiz gelmediler..

Gümbür gümbür geldiler...

Medya patronları, işadamları, gazeteciler, kimi sözde aydınlar alkış tuttular onlara, yere göğe sığdıramadılar...

1994 yerel seçimleriydi...

Medya bombardımanı SHP’ye vurdu, Nurettin Sözen’i, Murat Karayalçın’ı, Yüksel Çakmur’u yıktı, yerle bir etti...

Sola olan düşmanlık giderek arttı...

Anımsayın o günleri!..

Çünkü unutkan bir toplumuz!..

O yıllar “Milli Görüş” gömleğini, şapkasını, bayrağını sallayarak geldiler...

İstanbul ve Ankara’yı kaptılar, İzmir’de Burhan Özfatura’ya kaptırdılar...

Kuşatma böyle başladı...

İngiliz, ABD pasaportu taşıyan Pakistanlı köktendinciler İstanbul’u mesken tuttuklarında Tayyip Bey Büyükşehir Belediye Başkanı’ydı...

Nurettin Sözen’in kurduğu televizyon kanalı bir gecede “Milli Görüş”e teslim edildi...

İstanbul’un varoşlarını da almışlardı...

Unutmayın yıl 1994...

Özel otoların arkasına baktığınızda ne görüyordunuz?

Dedim ya.. unutmuşsunuz?

“Tek Yol İslam!”

Belediyeler onların, laik medya ise destekçisi...

İşler tıkır tıkır yürüyordu...

Seçimlerden bir iki gün önce ya da sonra.. bir gazetenin binasından canlı yayın yapılıyordu...

Konuk Tayyip Bey, bir ara söyleşiyi yapan muhabire sinirlenip kükredi:

“Biliyor musunuz, bu bina kaçak!”

Muhabir sus-pus oldu...

Tayyip Bey’i hiç kızdırmadı...

Programın ondan sonraki bölümü güle oynaya geçti...

Medya patronları mutluydu...

“Milli Görüş” İstanbul’u kuşatınca, bir patron 100, öteki 90 araç hibe etti belediyelere...

Veren de mutluydu, alan da...

***

1995 genel seçimlerinde CHP kıl payı geçti yüzde 10 engelini...

REFAHYOL iktidar oldu...

Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’dı...

6 Kasım 1996’da devlet içinde örgütlü çete Susurluk’taki trafik kazasında ortaya çıktı...

Toplumun sivil demokratik dinamikleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ayağa kalktı...

“Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık!”

Anımsayın o günleri!..

Solcular, sosyalistler, demokratlar, yurtseverler el ele, omuz omuzaydı...

Erbakan Hoca konuştu:

“Gulu gulu dansı yapıyorlar...”

Adalet Bakanı Şevket Kazan seslendi:

“Mum söndü oynuyorlar!”

Tansu Çiller gürledi:

“Devlet uğruna kurşun atan da yiyen de şereflidir!”

Nazlı Ilıcak, HBB televizyonunda Abdullah Çatlı’nın yakın arkadaşı Haluk Kırcı’yı programa bağlamıştı telefonla...

Güvenlik güçlerinin aradığı Bahçelievler Katliamı sanığı Kırcı, çetelere övgü düzüyordu...

Nazlı Hanım da demokrasi ve özgürlükler için Haluk Kırcı’ya, Susurluk’ta ortaya dökülen devlet içindeki çeteye alkış tutuyordu...

Haluk Kırcı 12 Eylül 1980 askeri darbe sonrasında da korunup kollanmıştı; REFAHYOL döneminde de...

Polis, Kırcı’yı İstanbul’da yakalayıp gözaltına almıştı 1990’lı yılların başında...

Gözaltındaki Kırcı, kaçıp kayıplara karışmıştı.

Tüm bunlar olurken, camilerden çıkan müminler tekbir getirerek gösteri yapmaya başlamışlardı...

Yeşil holdingler o yıllarda kuruldu.. Almanya’daki “Milli Görüş”, komisyon karşılığı milyonlarca markı camilerde topladı...

Kimileri Esenboğa Havaalanı’nda altınla, markla yakalandı...

Sonuç?

Onlar şimdi AKP’nin kanatları altındalar...

***

Öyle koşa koşa gelmediler...

Darmadağın olmuş sol partilerin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, yargının, medyanın gözlerinin içine baka baka geldiler...

28 Şubat yıkmadı onları, daha da güçlendirdi...

Demek ki siyasi parti kapatmakla düzelmiyor işler!..

ABD ve AB şimdi onların arkalarında...

Laikliği bile AB’ye teslim ettiler!..

Ekonomi batıyor, üretici kesimi soluk alamıyor...

İşçi, memur, esnaf perişan!..

Birileri ise küplerini dolduruyor...

Varsıl kendi ıkarı peşinde, yoksul erzak çuvalı kuyruğunda...

Birey olmak, ulus olmak öyle kolay değil!..

Dönekliğin, dalkavukluğun, ikiyüzlülüğün, zibidiliğin, soygunculuğun, talancılığın prim yaptığı bir dönemden geçiyoruz...

İşimiz zor!..

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet, 28 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails