11 Ağustos 2008

Karasakallılar Her Dönemde Var!

Şu günlerde Abdurrahman Şeref Bey’in “Tarih Söyleşileri”ni okumaktayım.

İlginç bir rastlantı, tam da günümüzde yaşadıklarımıza benzer bir olayla karşılaşmaz mıyım?

Abdülhamit’in saltanat yıllarında geçen oldukça gülünç, aynı zamanda tehlikeli sonuçlar doğuran bir olay!..

Zamanın Romanya Elçisi Mösyö Bratianu, Boğazkesen’de bir ev kiralamış, Beyoğlu’nda cadde üstünde bir ev! Orasını elçilik binası yapmış, dostlarını, arkadaşlarını devletin büyüklerini davet eder ağırlarmış. Yıl 1879!..

Eski Sadrazam Sait Paşa da bu davetlere çağrılırmış, ama elçiliğin bulunduğu yerin yakışıksız olduğunu düşünerek gitmezmiş... Bir gece yarısı sabaha karşı konağın kapısı çalınır, alelacele uyandırılır... Bu vakitsiz saatte gelen Mabeyn ileri gelenlerinden Memduh Paşa’dır. Eski Sadrazam Sait Paşa yaka paça arabaya sokulup Yıldız Sarayı’na götürülür... ‘Ne ver, ne yok, istenen nedir?’ diyemeden Padişah Abdülhamit’in huzuruna çıkarılır. Padişahın yanında karasakallı biri durmaktadır. Padişah, Memduh Paşa’ya dönerek, “Bu akşam beni tahttan indiriyorlarmış...” der. Memduh Paşa, “Efendim kimin haddine” dese de, padişah yanındaki sakallıyı gösterir, “Öyle diyor” der, sonra Memduh Paşa’ya “Siz gidip biraz dinlenin” der. Yanındaki karasakallıya dönüp, “Siz elinizdeki listeyi okuyun” diye buyurur. Sakallı da, hazırladığı listede adı geçenlerin padişahı tahttan indirmek için Romanya Elçiliği’nde sık sık toplandıklarını söyler... Sadrazam Sait Paşa da listede imiş! Sait Paşa sorar: “Dediklerin doğru mu, hangi kanıtların var?” Karasakallının buna verdiği yanıt: “Ben abdestli biriyim, dediklerime Allah şahidimdir.”

Padişah yine de bu karasakallı kışkırtıcının sözlerine kapılarak, Saffet Paşa’yı sadrazamlıktan alır, yerine Hayrettin Paşa’yı tayin eder.

Karasakallı jurnalcinin listesinde eski Sadrazam Sait Paşa’nın da adı olduğu için ne olur ne olmaz diye... Padişah da onu İstanbul’dan uzaklaştırıp Paris Elçiliği’ne gönderir. Uydurma, yakıştırma da olsa karasakallının ileri sürdüğü liste sonuç vermiştir...

***

Günümüzde de bir dava var! Adına Ergenekon diyorlar. Yüze yakın ünlü ünsüz vatandaş bir yıldır hapislerde. Kim bilir hangi “karasakallıların” gizli suçlamalarına uğramışlar! Şimdi bir de ‘gizli tanıklar’ ortaya çıktı. “Sanıklar” bu gizli tanıkların anlattıklarına göre yargılanacakmış. Hiç gizli tanık olur mu? Adı üstünde “tanık” kişinin, kimliği, neyin nesi olduğu anlaşılmalı ki, dediklerine inanılsın...

***

Abdurrahman Şeref Bey’in “Tarih Söyleşileri” yüz elli yıl önce yaşanmış öyküleri anlatmış. Geleceğin tarihçileri de bugünleri yazacak. Karasakallı jurnalcileri, gizli tanıkları, iki bin beş yüz sayfalık iddianameleri!..

Oktay Akbal - Cumhuriyet, 10 Ağustos 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails