02 Mayıs 2008

AKP'nin Taksim'i!

Dünün üç sıcak konusu vardı:

1 Mayıs, 301, AKP'nin içi...

Üç konu ilk bakışta birbirinden ayrıymış gibi görünse de, özü şu:

AKP'nin hep ama hep kendine yontan tutumu ve "devlet benim" anlayışı!

1 Mayıs'tan başlayalım... AKP diyor ki:

"Taksim'de olmaz!"

- Neden?

"Orası yasal olarak miting yeri değil, başka nerede istiyorsanız yapın. Ama orası olmaz!"

- Sendikalar Taksim'in sembolik önemi olduğunu, 31 yıl önce meydana gelen olayda kaybettikleri arkadaşlarını da anmak istediklerini söylüyor...

"Olmaz kardeşim... Kanun var... Kimse kendisini kanunlardan üstün görmesin... Taksim inadı anayasal düzene karşı çıkmak demektir."

Bu tabloya bakan kişi şöyle düşünür:

Vay be, iktidar partisine bak... Yasaları harfi harfine uyguluyor. Milim ödün vermiyor. Demek ki, bu ülkede kurallar çok önemli. Özellikle iktidar bu ilkeyi çok benimsemiş!

Oysa hiç ilgisi yok... Kendisi hakkındaki kapatma davasında yasayı mı değiştirsem, anayasayı mı ikileminde gidip gelen AKP, sendikalara "katı kuralcılık" taslıyor!

Anayasanın tümünü bile değiştirmeyi "özgürlükler" kapsamında ele alıyorsunuz da, işçilerin 2 saatlik eylemi için Taksim'i kullanmasını "özgürlükler" kapsamına alamıyor musunuz?

***

Sendikalara kanun-hukuk dersi veren hükümet, kendi içinde kapatma davasına nereden saldırsam, diye düşünüyor.

Son olarak bir AKP'li; hem partisinin hataları olduğunu hem de kapatma davasının hatalı olduğunu anlatan bir demeç verdi.

Kim?

Adının açıklanmasını istememiş, biz tarif etmeye çalışalım...

Soyadı Çiçek gibi... Yozgat dolaylarından milletvekili seçilmiş... Hükümet sözcüsü ve başbakan yardımcısı... Adının ilk hecesi Cem Sultan'dan geliyor, son hecesi de vilayet sözcüğünün karşılığı... Bakanlar Kurulu toplantılarından sonra konuşur, söylemek istedikleri dışında bir şey söyletemezsiniz... Daha önce Adalet Bakanlığı yapmıştı... Her konuda dili uzun, azıcık boydan kısa...

Çıkartamadınızsa zorlamayın!

Zaten Başbakan da merak etmemiş... Gazeteciler sorunca, "Kim olduğunu bilmiyorum. Önce öğrenirim, sonra mütalaa ederim" türünden bir yanıt verdi!

Hükümette önemli görev yapan bir kişi AKP'nin de hatalar yaptığını söyleyecek, Erdoğan merak etmeyecek. Denizlili çiftçi kardeşimizin deyimiyle, "külahımıza anlatın!"

Erdoğan, bu derin yanıttan sonra 2 Mayıs'ta dolacak olan savunma süresinin uzatımını istemeyeceklerini söyledi. Durumun özeti şu:

AKP çiçek kokmuyor!

***

Taksim deyince güncel konuların "AKP'yi ilgilendirenler ve ilgilendirmeyenler" diye ikiye taksimini anlayan hükümet, örneğin terörle ilgilenmiyor... Şehitler veriliyor, sınırlar girilip çıkılıyor, arkadaşların taksimine girmiyor...

301'se giriyor... Dün 14 saatlik bir mücadeleden sonra 301'de değişiklik yapıldı. Görünen şu:

AB bunu yeterli bulmaz, arkasını getirin der... Muhalefet de AB'nin AKP'yi desteklemesi uğruna hükümetin her şeyi göze aldığını ilan eder!

Bunlar AKP'yi ise ilgilendirmez... Kendi durumuna bakar!

Girişte vurguladığımız çelişkinin altını çizelim:

AKP, kendi çıkarı olunca ne yasa ne anayasa dinliyor; 1 Mayıs İşçi Bayramı olunca, sendikaların önüne yasalarla anayasayı yığıyor!

Mustafa Balbay - Cumhuriyet, 1 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails