02 Temmuz 2008

Büyük Gözaltı

Sabaha karşı İlhan Selçuk’u alıp götürmüşlerdi, dün de Mustafa Balbay’ı...

Polisin “Ergenekon” diye adlandırdığı gözaltılar bir yıl önce başlamıştı...

İlhan Ağabey, 21 Mart 2008 tarihinde gözaltına alındı, Mustafa Balbay ise 1 Temmuz 2008’de...

Haberi sabah saat 08.30’da öğrendim...

Bu arada televizyonlar canlı yayına başlamışlardı...

Mustafa Balbay, Tercüman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ufuk Büyükçelebi, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, ADD Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün de “Ergenekon” kapsamında gözaltına alınanlar arasındaydı...

Evden gazeteye gelinceye dek televizyonların canlı yayınına katıldım...

Televizyonların canlı yayın araçları ve gazeteciler gazetenin önünde bekliyorlardı...

Odama çıktım... Televizyonu açtım...

Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün açıklaması televizyon ekranına yansıdı:

“Atatürk ve Cumhuriyeti sevmekten suçlanıyorum!”

Mustafa Balbay’a gelince...

Mustafa yılların gazetecisi ve köşe yazarı...

Ben Mustafa Balbay’ı öğrencilik yıllarından beri tanırım. Uzun yıllar İzmir’de, İstanbul’da birlikte çalıştık.

Bir hafta önce Ankara’daydım...

Ankara Temsilciliğimizin yeni binasını açtık, akşam yemek yedik...

Benim Mustafa’yı uzun uzun anlatmama gerek yok. Yazıları ortada, kitapları ortada...

Ne düşünüyorsa onu yazıyor...

Hedefte Cumhuriyet Gazetesi var...

Cüneyt Arcayürek ve ben televizyonlarda söyledik, bir kez daha yineleyeyim:

“Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının veremeyeceği bir hesap yoktur. Başımız dik. Laik demokratik Cumhuriyete sahip çıkacağız. Demokrasi ve özgürlük karşıtı güçlerle, köktendincilerle, devlet içinde örgütlü çetelerle mücadeleyi sürdüreceğiz. Yerimiz yurdumuz belli. Ama ortalıkta dolaşanlar bir gün mutlaka yargı önünde hesap vereceklerdir.”

***

Bugün Sıvas kıyımının on beşinci yıldönümü...

15 yıl önce bugün Sıvas Madımak Oteli’nde onlarca aydınımız, yazarımız, edebiyatçımız, ozanımız, çocuklarımız yobazlar tarafından yakıldı...

İlginçtir, Ankara’da, İstanbul’da, Trabzon’da “Ergenekon operasyonu”nun dördüncü halkası gerçekleştirildi...

Ve dün sabah saat 10.00’da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi üyelerine AKP’nin kapatılmasına ilişkin bir saati aşkın sözlü açıklama yaparken Mustafa Balbay’ın eviyle Cumhuriyet Ankara Bürosu’nun binası polislerce aranıyordu...

Acaba bunların tümü bir rastlantı mıydı?

Ben bugün Sıvas kıyımını yazacaktım. O yazımı erteledim...

Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Ortada bir hesaplaşma var.

Yaşadıklarımız 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin sonrası gibi...

Bir yıldırma, bir hesaplaşma, bir baskı döneminden geçiyoruz.

AKP’ye muhalefet eden gazeteciler, yazarlar, emekli askerler, bilim insanları susturulmak isteniyor.

Bir yandan CHP’ye, emekten, demokrasiden, özgürlüklerden yana olanlara saldırılıyor, öte yandan “Ergenekon” adı verilen örgüte üye olma savıyla aydınlar, yazarlar, bilim insanları, emekli generaller gözaltına alınıyor...

Polis Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nu basıyor yargı kararıyla...

Olacak iş değil!..

Nerede hukuk devleti!..

Bunun adına düpedüz hukuk tanımazlık denir...

21 Mart’ta Mustafa Kemal Atatürk’ün Aydınlanma felsefesini en iyi biçimde özümsemiş İlhan Selçuk’u gözaltına alınca duvara toslamışlardı...

Şimdi Aydınlanma Devrimi’nin bayrağını taşıyan Mustafa Balbay’ı, Cumhuriyet mitinglerinin önde gelen adlarını gözaltına alarak deniyorlar...

***

Aymazlara, hukuk tanımazlara sesleniyorum:

“İlhan Selçuk ve arkadaşları Aydınlanma Devrimi’nin bayrağını taşımayı sürdüreceklerdir. Tarikat şeyhlerine, müritlerine, din bezirgânlarına önemle duyurulur...”

Laik demokratik Cumhuriyetten yana tavır almak; demokrasiyi; insan haklarını, özgürlükleri savunmak; gericiliğe, ırk, din, dil, renk ve mezhep ayrımcılığına, bölücülüğe, teröre karşı çıkmak; çetelerle, din bezirgânlarıyla mücadele etmek ve Atatürk’ü sevmek suçsa ben de o suçu işliyorum!..

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet, 2 Temmuz 2008

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails